Edirnemde | Edirne Kent Rehberi

Havsa | Edirnemde | Edirne Kent Rehberi

Havsa

II. Bayezid eşi Hafsa Hatun'dan: Havsa


Havsa kasabasının Roma ve Bizans dönemlerindeki adları "Hostizo" ve "Niki" idi. Osmanlı Türklerinin eline geçti ve Hoşa adını aldı. Sultan II. Bayezid'in eşlerinden olan Hafsa Hatun'un buraya yerleşmesi ile zamanla Hafsa Havsa'ya dönüştü.


Havsa ilçesi, Edirne ilinin kuzey yarısında ve Lalapaşa yaylası üzerindedir. Doğuda Kırklareli ili ve Babaeski ilçesi, batıda Edirne merkez ilçesi, kuzeyde Süloğlu ve güneyde Uzunköprü ve Kırklareli'nin Pehlivanköy ilçeleriyle komşu olup, il merkezine 27 kilometre uzaklıktadır. Yüzölçümü 545 km² dir. Bu bakımdan Edirne'nin altıncı ilçesidir.


İlçenin nüfusu,son nüfus sayımına göre 19.292'dir. Nüfus miktarı bakımından Edirne'nin beşinci ilçesidir. Köylerde oturan halk tarım ve hayvancılıkla geçinir. İlçede tahıllar, endüstri bitkileri, çeşitli meyveler ve hayvan yetiştirilir. Besin endüstrisi gelişmiştir. 30'dan fazla kooperatif ortaklığı vardır. Havsa kasabasında Cumartesi günleri pazar ve Eylül aylarında panayır kurulur. 


Tarihçesi


İlçenin tarihi Traklarla başlar. İlçe ilk çağda Trak Krallıklarıyla Pers, Büyük İskender ve Büyük Roma İmparatorluğu sınırları içindeydi. Ortaçağda Bizans İmparatorluğu'na bağlıydı. Havsa kasabasının Roma ve Bizans dönemlerindeki adları "Hostizo" ve "Niki" idi. Bizans döneminde çeşitli Budunların ve Haçlıların saldırılarına uğradı. 14. yüzyıl ortalarında I. Murat zamanında Osmanlı Türklerinin eline geçti ve Trakya'nın tamamı ile fethinden sonra ilçeye Anadolu'dan göçmen Türkler getirilip yerleştirildi. Buraya Hoşa adı verildi. 


XVI.yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman'la söyleşmek hakkına sahip Sultan II. Bayezid'in eşlerinden olan Hafsa Hatun'un buraya yerleşmesi ve eserler yaptırması yine Sokullu Mehmet Paşa’nın buraya yaptırdığı külliye ile Havsa daha da gelişti. İlçe adını Hafsa Hatundan almış ve bu isim zaman içinde Havsa'ya dönüşmüştür.


İlçe, 19.yüzyılın birinci ve ikinci yarılarında Rusların eline geçti. Birinci Balkan Savaşından sonra Bulgarların, Birinci Dünya Savaşı ertesinde Yunanlıların saldırısına uğradı. Bazı subaylarımızın komuta ettiği çetelerimiz, halkı düşman zulmünden korudular. Silahlı kuvvetlerimiz, Büyük Zafer'den sonra, 23 Kasım 1922 tarihinde ilçeyi geri aldı. Balkan ve Birinci Dünya Savaşından sonra bucak olan Havsa, 1954 yılında üçüncü kez ilçe oldu ve gelişti.


Coğrafya ve İklim


İlçede dağlık alan bulunmazken, kuzey-güney doğrultusunda sıralanan az yükseltili yayvan tepelerin en yükseği, Doğruk Tepe'dir. Vadilerin derinliği azdır. Bu vadilerden bazıları geniş tabanı Osmanlı ovası adıyla anılır. Başlıca akarsuları Oğulpaşa, Necatiye, Kuleli dereleriyle, Darı dere ve Aşırı deredir. Bunlar Ergene Irmağı'nın kollarıdır. İlçede doğal göl yoktur. Yapay gölet vardır.


İlçe, Akdeniz iklimi Trakya geçit tipinin alanındadır. Rüzgarlar, daha çok kuzey yönlerinden eser. Orta şiddettedirler. Yazlar genellikle sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve epey yağışlı geçer. İlçenin iklimi, kara iklimidir. Havsa ilçesi, yağış bakımından yarı nemlidir. Doğal bitki örtüsü kuru ormandır. Ortadan kaldırılan ormanların yerinde bozkır oluşmuştur. Bozkır, tarla ve otlak olarak kullanılır.


Tarihi Eserler ve Turizm


Havsa'da günümüze kadar ulaşan eserler Sokullu Mehmet Paşa'nın 1576-1577’de ölen oğlu Kasım Bey adına Mimar Sinan’a yaptırdığı külliye, iki kervansaray, cami, medrese, imaret, çiftehamam, dergâh, köprü ve arastadan ibarettir. Cami, hamam ve çeşme günümüze ulaşabilmiş ancak diğer eserler 1752 depremi ve İşgaller sırasında yıkılmışlar ve zamanla yok olmuşlardır.


Ayrıca Hafsa Hatun ve Abdülselam Camisi’nden günümüze hiçbir kalıntı gelememiştir. Kervansaray da 1752 depreminde yıkılmıştır.


Havsa'nın bazı köylerinde tarih öncesi devirlerinde yaşayan Luviler'den kalma olduğu sanılan Ulutaş ve Kurgan kalıntıları vardır. İlçenin yolu düzgündür, fakat turistik belgeli konaklama yerleri yoktur.

 

1575 kez görüntülendi. / 7 yıl önce eklendi.

  • Scroll